Petrol, enerji üretiminden, endüstride ham madde olarak kullanılmasına, araçlarımızın deposunu dolduran yakıttan, üzerimize giydiğimiz giysilerin üretimine kadar günlük hayatımızın her alanında zorunlu ihtiyaçlarımızın karşılanmasında ikamesi neredeyse mevcut olmayan bir emtia.
Talebin fiyat esnekliğinin düşük olması, fiyatı ister çıksın ister düşsün, petrole yönelik talebin miktarında ciddi bir değişikliğe yol açmıyor.
Gündelik yaşamımızdaki önemi nedeniyle petrol fiyatlarında yaşanan her değişim kamuoyu tarafından da yakından takip ediliyor.
2014 yılının Temmuz ayından itibaren ham petrol fiyatlarında yaşanan büyük düşüşün ardından, son birkaç yıldır ham petrol fiyatının ortalaması çoğunlukla 60-70 dolar bandında hareket ediyor.
En son Kasım Süleymani’nin öldürülmesiyle birlikte ham petrol fiyatları 70 doların üzerine tırmansa da, İran ve ABD tarafından gelen açıklamalarla birlikte BRENT tipi ham petrol fiyatı bugün itibariyle 65 doların altına çekilmiş durumda.
Geçtiğimiz dönemlerde, İran ve ABD savaşın eşiğine gelmiş olsa idi şüphesiz petrol fiyatlarındaki artış, bugünlerde yaşadıklarımızdan çok daha dramatik seviyelerde olurdu.
Üretimdeki artış ve küresel olarak talebin görece düşük gitmesi, fiyatların yukarı yönlü hamle yapamamasında en önemli nedenler olarak ortaya çıkıyor.
Tarihsel olarak petrol fiyatlarındaki dalgalanmaların sebeplerini
incelediğimizde, fiyat değişimlerine sebep olan dinamikleri 3 ana başlık altında toplamanın mümkün olduğunu görüyoruz.
Bunlar sırasıyla;
- Önemli sonuçlar doğurması
beklenen jeopolitik değişimler, - Global ekonomik ve finansal
dengelerde meydana gelen
değişiklikler ve bu değişikliklerin sebep olduğu uzun vadeli
beklentiler, - Arz ve talep dengesini
etkilemesi muhtemel yeni
teknolojik gelişmeler,
Fiyatlarla doğru orantılı olarak 2015 ve 2016 yıllarında arama üretim yatırımlarında yaşanan tarihi azalış, küresel piyasalarda fiyatların artacağına yönelik güçlü bir beklentinin oluşmasına neden olmuştu.
Bu beklenti çerçevesinde fiyatlar kademeli olarak artmaya başlamış, 2016 yılında 43.55, 2017 yılında da 54.25, 2018 yılında 71.06, 2019’da ise 64.09 Amerikan doları ortalamayı yakalamıştı. 2020 yılına ilişkin farklı kurumların beklentilerinin 61-65 dolar bandında olduğunu görüyoruz.
2018 yılında gözlemlediğimiz fiyat artışına ilişkin farklı nedenler gösterilse de, fiyatların sert bir şekilde yukarıya gitmesine neden olan tek bir gelişme var gibi görünüyor; o da, Trump’ın birçok ülkeye karşı eş zamanlı olarak başlattığı ticaret savaşlarını şiddetlendireceğine yönelik söylemlerinin piyasadaki belirsizlikleri güçlü bir şekilde arttırması.
Ancak görünüşe göre dünya Trump’ın öngörülemez hareketlerine alıştı ve traderlar jeopolitik gelişmelerden daha ziyade arz & talep yönlü dinamikleri daha fazla dikkate alıyorlar.
Bu çıkarım şüphesiz jeopolitik gelişmeleri ve çıkarımları göz ardı etmiyor. Ancak, yüksek tondan siyasi açıklamalar -belki de tehditler demek daha doğru olacak- sıradanlaştığı için bu tür söylemler tam anlamıyla gerçekleşmeden alış ve satış yönlü pozisyonlar ciddi anlamda değiştirilmiyor.
Suudi Arabistan petrol tesislerine yapılan saldırıdan sonra bile, üretimin kısa süre içerisinde normale döneceğinin açıklanması petrol fiyatlarındaki artışın kısa zamanlı olmasına neden olmuştu.
Halihazırda petrol fiyatlarının seyrini yukarı yönlü çevirecek tek gelişme Hürmüz Boğazının kapanması olarak görülüyor.
Bu durum İran-ABD gerginliğinin ölçeğini arttırıp, halihazırda fotoğrafta olmayan üçüncü ülkelerin de gerilime dahil olmasını beraberinde getirecektir. Özellikle Çin, Japonya ve Güney Kore gibi Orta Doğu petrollerinin önemli tüketicileri olan ülkelerin İran’ın karşısında konumlanması, Tahran’ın hoşuna gitmeyecektir.
Arz ve talep yönlü majör değişiklikler beklenmediği için, çok ciddi bir jeopolitik kırılma yaşanmaması durumunda, petrol fiyatlarının 2020 yılında da yukarı yönlü ciddi bir hareket yapması için çok fazla neden bulunmadığını söyleyebiliriz.