Petrol piyasasındaki görece toparlanmaya rağmen, doğal gaz fiyatları küresel ölçekte düşük gitmeye devam ediyor.
Hatta, doğal gaz piyasasında da WTI tipi ham petrolde olduğu gibi, majör hublarda eksi fiyat görülüp görülmeyeceğine ilişkin bol miktarda analiz yayımlanmaya başladı.
Aslında Permian havzasında petrolle birlikte yan ürün olarak üretilen gazın ağırlıklı olarak fiyatlandığı Waha Hub’da birçok kez eksi fiyatları geçtiğimiz dönemlerde görmüştük.
Uluslararası Enerji Ajansı gaz analisti Greg Molnar tarafından paylaşılan haritadan da görülebileceği üzere, geçtiğimiz Mayıs ayı da doğal gaz satıcıları açısından pek
parlak geçmedi. Uzun dönemli ve petrole endeksli kontratlarınız yoksa tabii…
TTF ortalama doğal gaz fiyatları, Henry Hub’ın altına inmiş durumda. Halihazırda Avrupa’da doğal gaz depoları ağzına kadar dolu. Avrupa öyle bir arz bolluğunun içindeki, ana tedarik rotalarından biri olan Yamal boru hattından gaz akışı tamamen durmasına rağmen fiyatlarda herhangi bir hareket söz konusu olmadı.
Öngörülebilir gelecekte de gaz fiyatlarına ilişkin yukarı yönlü ciddi bir hareketlenme bekleyen uzman neredeyse yok gibi. Şimdiden önümüzdeki yaz için bazı LNG kargo teslimlerinin iptal edilmeye başlandığını duymaya başladık. 1 aydır ABD LNG ihracat miktarlarındaki düşüş gözle görünür hale gelmeye başladı.
Diğer yandan, düşük gaz fiyatlar nedeniyle birçok projeye ilişkin yatırım kararlarının ötelendiğini uluslararası basından öğreniyoruz. Özellikle arama-üretim yatırımlarına ilişkin ertelemelerin biri diğerini takip ediyor.
LNG sıvılaştırma terminal yatırımlarında da benzer yönde bekleyiş hakim. ABD’den bu yönde haberleri bir yılı aşkın bir süredir zaten duyuyoruz.
Yine ExxonMobil’in Mozambik’te hayata geçirmeyi planladığı ve toplamda 30 milyar dolar yatırıma mal olacak sıvılaştırma terminalinin geçtiğimiz Mart ayında alınması beklenen nihai yatırım kararı önümüzdeki yılın Mart ayına ötelendi.
Ancak, önümüzdeki dönemin en önemli yatırımı olan Katar’ın Kuzey Sahasını geliştirme yönündeki kararlılığında henüz ciddi bir sapma yok. Daha önce 2024’te devreye alınacağı planlanan saha, COVID 19’a bağlı gecikmeler nedeniyle 2025’e sarkmış durumda.
Katar’ın bu projeye bir ölçüde prestij meselesi olarak değerlendirdiğini söylemek hatalı olmayacaktır. Özellikle, geçtiğimiz yıl Avustralya’nın kapasite olarak Katar’ın önüne geçmesi, ABD’nin 2020’nin ortalarında en büyük LNG ihracatçısı olacağına yönelik projeksiyonlar, Katar’ı yeni yatırım hususunda en fazla motive eden hususların başında geliyor.
Nihai satış kontratlarını imzalamadan bu yatırıma ağırlık vermesinin bilhassa önemli olduğunu düşünüyorum.
Halihazırda 77 milyon ton LNG ihracat kapasitesi olan Katar 2025’te bu rakamı 110 milyon tona, 2027’de de 126 milyon tona ulaştırmayı hedefliyor. Bu hedefe bağlı olarak, LNG taşıyıcısı filosunu da ciddi manada büyütecek.
Geçtiğimiz günlerde uluslararası basında çıkan haberlere göre, Qatar Petroleum Güney Koreli üç büyük tersane olan Daewoo, Hyundai ve Samsung ile imzaladığı 20 milyar dolar büyüklüğündeki anlaşmalar ile, 2027 yılı sonuna kadar filosuna 100’ün üzerinde yeni LNG taşıyıcısı katacak.
Bu miktar 2027 yılı sonuna kadar küresel ölçekte toplam LNG taşıyıcısı inşa kapasitesinin %60’ı anlamına geliyor.
Görünen o ki, ne düşük doğal gaz fiyatları, ne artan rekabet ne de bölgesel doğal gaz piyasaları arasındaki fiyat makasının neredeyse tamamen kapanmış olması Katar açısından pek caydırıcı bir görüntü arz etmiyor.
Çin ve Hindistan başta olmak üzere Asya ülkelerinin doğal gaza ve LNG’ye yönelik talep artışlarının, kapasite artışına cevap verileceği düşünülüyor.
Ancak ne olursa olsun, LNG’nin ve doğal gazın artan miktarda küresel ölçekte ticarete konu bir emtia haline gelmesi, uzunca bir zamandır petrole endeksli, al ya da öde yükümlülükleri çerçevesinde doğal gaz tedarik eden Türkiye gibi ülkeler için piyasalarını serbestleştirmeleri için avantaj sağlıyor.